Az önce Ziraat Bankasının açıkladığı "Altına Dayalı Kira Sertifikası / Altın Tahvili" sistemini oturup güzelce inceledim ve kararımı verdim. Sistem oldukça cazip durmakta ve gerçekten de yastık altında altını bulunup da değerlendirmek isteyenler için kaçırılmaz fırsat diyebilirim. Gelelim sistemi bu kadar cazip yapan şeyler nelerdir ?

• Öncelikle üzülerek söylemeliyim ki sistem sadece 22 ve 24 ayar altınları kapsamakta. Ayrıca altın takılar gibi üzerinde değerli dahi olsa bile taş bulunmasını kabul etmemekteler.
• Altın tahvili almanın minimum bir sınır yok. Yani gidip çeyrek altınınızı dahi yatırım olarak kullanabilirsiniz. Bu arada altınların vergisi % 0. Yani devlet vergi almıyor.
• Altına dayalı kira sertifikası olayı ise oldukça basit. Yatırdığınız altının 6 ayda bir size kira getirisi olmakta. Bu da %1.20 olarak belirlenmiş. Yani yıllık getiri oranı %2.40. Burada ek bir bilgi vermem gerek. Altına Dayalı Kira Sertifikası olan kira,  Altın Tahvili olan kupon getirisi almakta. Merak etmeyin ikisi de aslında aynı ve oranları da aynı.
• Yalnız yatırdığınız altını ihraç süresine kadar çekemezsiniz. Telaşa gerek yok. Çünkü oda altını yatırdıktan sonraki ilk bir hafta demek oluyor. Yani 1 haftalık ihraç süresi dolduktan sonra vazgeçip altınınızı alabilirsiniz. Fakat sistemden çok erken çıktığınız için toplam altın değerinizin %1.5'i kadar iskonto masrafı alınır.
• "E peki ben altınımı iskontosuz nasıl geri alacağım." derseniz de. Yukarıda bahsettiğim ihraç tarihinden sonraki 91. günde iskontosuz altınınızı çekebilirsiniz. yani toplamda 3 ay 1 haftalık süreç sonunda kayıpsız şekilde altınınızı alabilirsiniz.
• Altına Dayalı Kira Sertifikası / Altın Tahvili sisteminde vade tarihine kadar yani net 2 yıl boyunca tahvil veya sertifikalarına dokunmazsa 2. yılın sonunda altınlarının o güne kadar getirdiği kira ve kupon gelirlerinin yanı sıra, altının o günkü satış fiyatı değeri ile altınlarını bozdurabilecekler. Örneğin 500 liralık altın 2 sene sonra 600 lira oldu. Hem o aradaki 100 lirayı alacaksınız hem de kupon/kira gelirini de üstüne katıp alacaksınız.
• "Yok arkadaş bana o kira ya da kupon geliri yeter. Ben altınımı bozdurmadan geri almak istiyorum." derseniz de yine 2. senenin sonunda gidip altınınızı alabilirsiniz. Örneğin 20 çeyrek altın verdiyseniz yine 20 çeyrek altınınızı alıp ayrıyeten de kira/kupon gelirinizi de Türk Lirası olarak alacaksınız.

Nukemap, sanal alemde karşıma çıkan en ilginç sitelerden biri. Çünkü yakın zamanda Kuzey Kore'nin saçma sapan tehditlerini hepimiz haberlerden görmekteyiz. Ayrıca İkinci Dünya Savaşında o ünlü Japonya saldırısını bilmeyen yoktur. Bende dedim ki acaba olası nükleer bomba felaketlerini simüle etmek nasıl olurdu ?


İşte tam o anda ufak bir Google araması ile karşıma çıktı Nukemap. Site hakkında açıklayıcı bir kaç bilgi vermem gerekirse, en çok dikkatimi çeken şey olası bir nükleer saldırı sırasında kaç kişinin hayatını kaybedeceği, kaç kişinin hangi derece ve ciddiyette yaralı kurtulacağına kadar bilgi vermesi beni şok etti.

Ayrıca olası bir nükleer saldırı sonrası oluşacak nükleer serpintinin yönü ve etki alanları ile birlikte bu etki alanlarının kendi içerisinde ki derecelerine varana kadar ayrıntı vererek bilgilendirme yapmakta. Hatta rüzgarın yönünü bile kendiniz belirleyerek zararın boyutlarının ne derece ciddi olabileceğini göstermekte.


Siteyi biraz daha kurcaladıktan sonra karşıma çıkan şey beni daha da korkuttu. Seçenekler kısmından Hiroshima'ya atılan nükleer bomba ile günümüz nükleer bombalarının kapasiteleri arasında inanılmaz büyük farklar var. Hatta diyebilirim ki Hiroshima'ya atılan nükleer bomba teknolojisi günümüz nükleer bomba teknolojisi yanında bir el bombası etkisine gelmiş.

Durumun ciddiyetini anlamak isteyen okurlar için aşağıda linkini veriyorum. Sizlerde nükleer simülasyonu deneyerek aslında nükleer tehdit olayının ne kadar ciddi bir konu olabileceğinin farkına varacaksınız.

Belki fark ettiniz belki fark etmediniz fakat Facebook ve İnstagram'da yol tarifi almak istediğinizde açılan harita sağlayıcısı bir süredir HERE WeGo adlı yeni bir harita sistemi. Aslında kendisi pek de yeni değil. Önceden Nokia veya Windows Phone kullananlar zaten kendisine aşinalardır. Fakat android kullanıcıları Google Maps dışında Yandex'i de kullansa da, bu ikili dışında kalan bir harita sağlayıcısını bilmemekteler.




Peki kim bu HERE WeGo ? ve nereden çıktı ?

Hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirsek, kendisi 2014 yılında Windows Phone için piyasaya sürülüp hemen ardından da Web için de piyasaya çıkarılan bir sistem. Yani anlayacağınız gibi işin içerisinde Microsoft bulunmakta. Fakat Microsoft'un arama motoru tekelini kırmak için yaptığı çok da başarılı olamadığı Bing atılımından sonra gerekli dersleri almış olacak ki Google Maps hegemonyasını dağıtmak için mükemmel bir harita sistemini piyasaya sürmüşler.

Zaten sessiz sedasız gerçekleştirdiği Facebook ve İnstagram başarısı sayesinde adından yavaş yavaş söz ettirmeye başladı. Arka planda ise çok daha büyük işler dönmeye başlamış bile. Örneğin İntel ile birlikte otomatik şoför sistemi için geliştirdiği yeni sistemi denemeye çoktan başlamışlar. Ayrıca Nvidia ile birlikte cloud-to-car adlı geliştirdikleri sistem ile trafikte HERE WeGo kullanıcılarını online olarak tespit edip, insanların trafikte çok daha güvenli yol almalarını sağlayacak yapıyı kurmuş durumda olduklarını söylemekteler.



E güzel hoşta estetik açıdan hiç mi yenilik yapmamışlar diyecek olursanız. Onunda çözümünü, hepimizin yakından bildiği Pıoneer markası ile iş birliği yaparak çözmüşler. Yeni nesil, araca dahil navigasyon ekranlarından daha net ve anlaşılır görüntü almak için HERE WeGo HD sistemi ile muhteşem bir kullanıcı deneyimi sunmak için hazır olduklarını belirtmekteler.

Mobil uygulamasına gelecek olursak gayet sade şık bir arayüz ile offline map özelliği ilk göze çarpan özellik gibi dursa da biraz kurcalamaya başlayınca trafik yoğunluğundan tutunda bağlantı yollar özelliğine varana kadar eksiksiz bir uygulama sunmuşlar. Ayrıca arabanızın markasına göre servisler ve önerilen daha bir çok şey bulunmakta fakat sanırım Türkiye için bu özellikler halen tam bulunmamakta.



Kısacası 3 yıl içerisinde yapılan bunca atılım meyvelerini yavaş yavaş vermeye başlamış durumda. Ne diyelim piyasada oluşacak rekabet her zaman tüketicinin lehinedir. Bize geriye yaslanıp Google Maps, Yandex.Maps ve HERE WeGo'nun çekişmelerini izlemek kalıyor.

Bugün A-101'in 699.00 liraya getirdiği Xioami Redmi 4A'yı gittim inceledim. Öncelikle dikkatimi çeken ilk şey telefonun K.V.K garantili olmasıydı. Neden buna dikkat ettin diyecek olursanız. Ne yazık ki Xiaomi'nin Türkiye distribütörü hali hazırda bulunmamakta. Tamam eyvallah gayet güzel telefonlar üretiyor Xioami. Görüyoruz, duyuyoruz oldukça da sağlam ama en ufak sorunda biz kimle muhattab olacağız ?  O yüzden bu kısım benim değerlendirme açımdan oldukça önemliydi.




Geçelim telefonun teknik özelliklerine ;

• Xiaomi bu modelini 2016 yılında piyasaya sürmüş. Yani öyle yıllar öncesinin düşük teknolojili sırf markaya para vereceğiniz telefonlardan değil kendisi.
• IPS LCD ekran paneline sahip olan telefon, 5 inçlik, 296 ppi bir ekrana sahip. Evet 296 ppi biraz düşük bir rakam ama ne yalan söyleyeyim telefonun ekranı hiç de 296 ppi'lik bir ekran gibi durmuyor.
• Chipset ise Qualcomm MSM8917 Snapdragon 425 olup, CPU'su Quad-core 1.4 GHz Cortex-A53. Bu durum kafalarda biraz soru işaretleri bıraksa da, yavaşlama ve tepki süresi durumu ancak uzun süreli kullanımlarda anlaşılacağı için çok da fazla yorum yapmaktan kaçınıyorum.
• Kamera ise 13 mp olarak belirtilse de hepimizin bildiği gibi o 13 mp gerçekte 13 mp olmuyor ne yazık ki. Bu arada unutmadan belirtelim 2 gb ram ise oldukça iyi bir özellik.
• Pil konusunda 3120 mah 5 inçlik bir ekranı ne kadar idare edebilir oda tam bir muamma fakat normal kullanım için rahat rahat yeteceğini düşünüyorum.

Şunu da gördüm ya yok artık dedim ama dur bak bir dinle beni. Yine serseri gibi app markette gezerken karşıma çıktı Just Rain. Dedim neymiş bu bir bakalım. Açıklamayı biraz okuyunca bir aralar popüler olan yağmur, ateş, doğa gibi sesleri barındıran ya da onun gibi bir şey dedim.



Aslında bu tip şeyleri indirmeye tenezzül dahi etmem. Çünkü Youtube'da saatlerce süren bunun gibi doğa sesleri var. Fakat uygulamayı kurduktan sonra anladım ki olay hiç de düşündüğüm gibi değilmiş.

Öncelikle uygulamada karşımıza boş bir ekranda yağan yağmur efekti çıkmakta. Parmağımız ile bu yağmur yağışını istediğimiz gibi kontrol ederek hangi açıdan kaç derece ile yağmasını kontrol ederek o durumdaki yağmurun değişken sesini dinleyebiliyoruz. Evet farkındayım böyle anlatınca saçma oldu ama durum hakikaten böyle.

Zaten kısa süre sonra hangi açıda ki yağmur sesi ve hızı sizin sevdiğiniz tarzda onu bulacaksınız. Sonrada sesin yoğunluğundan tutun geldiği yöne varana kadar kulaklıktan hissederek ayarını yapabileceksiniz.

Bu tip şeyleri benim gibi sevenler için gerçekten oldukça hoş ve kullanışlı bir uygulama.

• Pacman, 
• Arkanoid,
•  Tetris,
•  Galaxian, 
• Alter Ego, 
• Civilization, 
• Sim City, 
• Prince of Persia, 
•  King's quest, 
• Ultima